Müze

Ulucanlar’ın geçmişine yapacağınız yolculukta nelerle karşılaşacaksınız?

ULUCANLAR’IN GEÇMİŞİNE YAPACAĞINIZ YOLCULUKTA SİZİ NELER BEKLİYOR?

Geçmişe duygulu bir yolculuk yapacak olan ziyaretçiler, ana kapıdan girdikten sonra karanlık, soğuk ve rutubet kokan ve sonu “Hilton diye anılan 9 ve 10’uncu koğuşa uzanan koridordan geçiyor. Hilton ‘da şairler, gazeteciler ve yazarların kaldığı biliniyor. Bülent Ecevit ve Necip Fazıl Kısakürek Hilton’da kalan isimlerden yalnızca ikisi… Hilton’un hemen yanından, ilk yıllarında “Müteferrika “olarak adlandırılan tek kişilik hücrelere geçiş yapılıyor.

BİR SONRAKİ DURAK, TEK KİŞİLİK HÜCRELERİN BULUNDUĞU KORİDOR…

Henüz mahkumiyet kararı kesinleşmemiş tutuklular ile cezaevinde disiplin suçu işleyen veya dışarıda işlediği suç nedeni ile diğer mahkumlardan ayrılması gerektiği düşünülen kişiler bu kısımlarda tutuluyordu. Dar koridoru, loş ışıkları, demir kapıları ve kapkaranlık tek kişilik hücreleri ile bu bölüm, cezaevi koşullarının daha net anlaşılmasını sağlıyor. Hiç bitmeyeceğini düşündüğünüz koridorda işittiğiniz sesler ürpermenize neden oluyor. Karanlık, soğuk ve derin dehlizlerden özgürlüğe uzanan avlulara doğru ilerlerken, burada kalan mahkumların bu zor koşullara nasıl dayandığını düşüneceksiniz.

KOĞUŞLAR ESKİ TÜRK FİLMLERİNİ ANIMSATIYOR…

Koğuşlarda o günkü koşullara uygun olarak düzenlendi. Bu düzenlemeler titizlikle yürütülen çalışmalar sonunda, Ulucanlar‘ın tarihindeki hemen hemen her dönemi anlatacak materyallerle tamamlandı. Titiz bir araştırma ile elde edilen tüm bu eşyalar, balmumu heykellerin yarattığı etki ile birleşince, koğuşlar eski Türk filmlerindeki görüntüleri andırıyor sanki…

AVLULARI GEZERKEN, MAHKUMLARIN BURADA ATTIKLARI VOLTALARI DÜŞÜNECEKSİNİZ…

Koğuşlar dışında avlular da, Ulucanlar Cezaevi’ne ait fotoğrafların yer aldığı bir açık hava sergisi görevini üstleniyor. Tanınmış mahkumların cezaevi süreçleri ile ilgili fotoğrafların yer aldığı avluda, Ulucanlar Cezaevi’nde çekilmiş eski fotoğraflar ve bu fotoğraflara ait bilgiler de bulunuyor.

6. KOĞUŞTA, ÜNLÜ MAHKUMLARA AİT BELGELER SERGİLENİYOR…

6. koğuş, Ulucanlar ‘da kalmış tanınmış isimlere ait bilgi, belge ve eşyaların bulunduğu koğuş olarak düzenlendi. Her ranzanın başında o kişilere ait fotoğraf ve biyografileri bulunuyor. Aynı koğuşta, farklı zamanlarda Ulucanlar Cezaevi’nde kalan gazeteci, yazar, şair, siyasetçi ve sanatçılara ilişkin eşyalar da sergileniyor.

BALMUMU HEYKELLER GÖRENLERİ ŞAŞIRTIYOR…

Müzeyi ilginç kılan bir özellik de, balmumu heykeller… Mahkum, gardiyan ve askerlerden oluşan bu heykellerde yüzlerindeki acı dolu ifadelerden, sakal ve ellerdeki tüylere kadar hiçbir detay unutulmadı. Düzenlemesi titizlikle yapılan koğuşlarda demir ranza ve dolaplar, tahta masa ve sandalyeler, eski soba ve pek çok eşya dikkat çekiyor. Koğuşlardaki görsel zenginlik balmumu heykellerle tamamlanıyor.

2’NCİ KOĞUŞ DA ZİYARETE AÇILDI…

Toplam 6 koğuşun bulunduğu müzede, daha önce ziyarete açık olan 3 koğuşa bir yenisi daha eklendi. 2. Koğuş’ta Ahmet Arif, Muhsin Yazıcıoğlu, Ali Bülent Orkan, Ahmet Tevfik Ozan, Kasım Gülek ve daha pek çok kişinin eşyaları sergileniyor. Mahkum zulaları, eski hapishane eşyaları, okudukları Kuran-ı Kerim, koğuştayken kendi yaptıkları bazı eşyalar bu koğuşta yer alıyor. Duvarlarda darbe dönemine ait gazete kupürleri, idam edilenlerin daha önce yayınlanmamış mektupları, fotoğraflar ve balmumu heykeller de dikkat çekiyor.

DARAĞACI DA SERGİLENİYOR…

Onlarca kişinin idamının gerçekleştiği dar ağacı, daha önce hep önüne kurulan “Ulu Kavak” adıyla anılan ağacın, bu kez arkasına yerleştirildi.

CEZAEVİ’NDE SESLİ REHBER DÖNEMİ…

Ankara’nın en önemli kültür müzelerinden biri olan Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde, vatandaşlar sesli rehber teknolojisinden yararlanabiliyor.